Новости Энциклопедия переводчика Блоги Авторский дневник Форум Работа

Декларация Поиск О нас пишут Награды Читальня Конкурсы Опросы








ГП-цитатник

Türkçe hakkında Türkçe konuşmak isteyenler için

Модератор: Dragan

Re: Türkçe hakkında Türkçe konuşmak isteyenler için

Сообщение Бусля » Чт мар 29, 2012 23:05

Ulaş bey,
Öncellikle detaylı ve sistematik açıklamalarınız için elinize sağlık demek istiyorum.
Şimdi sıra ile gidelim.
Rusçadaki «цитировать» ile hiçbir sorun yoktur. Bu arada tüm verdiğiniz örneklere metonim (метонимия, http://slovar.lib.ru/dictionary/metonimija.htm) örnekleridir. Sorun bence şuradan kaynaklanıyor: “alıntı” (bu arada bu yeni Türkçe mi?) kelimesinin yapısı çok “şeffaf” olduğu için, onu böyle metonimik şeklinde kullanabilir miyiz? Bir insandan alıntı yapıldığı zaman gözümün önünde canlandırdığım görüntü fazla doğalcı (?) oluyor, sanki işte aldık adamın ciğerini. Kelime bize kendisi ipucunu veriyor – alıntı - alınmış parça, kırpıntı, küçük parça. Neyse herkes o kadar etkilenmiyordur demek ki.
Özel isimler konusu şimdilik tamam, spasibo!
“İyi Türkçe bulunduğu” yerleri aklıma yazdım, teşekkür ederim.
Под «швондеризмом» вы имели в виду слепое следование существующей власти, или?
Аватара пользователя
Бусля

 
Сообщения: 594
Зарегистрирован: Вс фев 11, 2007 13:44
Откуда: Турция
Язык(-и): tur-eng-ru





Re: Türkçe hakkında Türkçe konuşmak isteyenler için

Сообщение Ulaş Gökçe » Чт мар 29, 2012 23:34

— Мы, управление дома, — с ненавистью заговорил Швондер, — пришли к вам после общего собрания жильцов дома, на котором стоял вопрос об уплотнении квартир дома...

— Кто на ком стоял? — крикнул Филипп Филиппович, — потрудитесь излагать ваши мысли яснее.
UG
Аватара пользователя
Ulaş Gökçe

 
Сообщения: 279
Зарегистрирован: Сб окт 22, 2011 19:01
Откуда: Кипр
Язык(-и): tur-rus-eng-ukr

Re: Türkçe hakkında Türkçe konuşmak isteyenler için

Сообщение Ulaş Gökçe » Вс апр 01, 2012 22:15

Çevirilerde kısaltmalarla ilgili sorunların çözümüne yardımcı olacağına inandığım bir site. Tavsiye ederim.

http://www.kisaltmalar.net
UG
Аватара пользователя
Ulaş Gökçe

 
Сообщения: 279
Зарегистрирован: Сб окт 22, 2011 19:01
Откуда: Кипр
Язык(-и): tur-rus-eng-ukr

Re: Türkçe hakkında Türkçe konuşmak isteyenler için

Сообщение Ulaş Gökçe » Вс апр 01, 2012 23:12

Чудеса "болгарской переводческой школы". Пособие под названием "как не нужно переводить".

Для веселья. :lol:


SÖZLÜ - FİİLİ TACİZ OLAYLARI
J:Size nasıl yardımcı olabilirim?

Да, я вас слушаю

/ Da ya vas slu’şayu /



T:Beni sözle / elle taciz ettiler.

Меня беспокоили руками

/ Minya bespako’ili ruka’mi /



J:Sizi kim taciz ediyor? Gösterebilir misiniz / tanıyabilir misiniz?

Кто вас беспокоит? Вы можете показать /узнать их?

/ Kto vas bespako’it? Vıy mo’jete pakaza’t ?/ Vıy mo’jete uzna’t ih? /



T:Evet, şu insan / insanlar.

Вот он / вот они

/ Vot on / vot ani’ /



Hayır, bilemiyorum çünkü az önce kaçtılar.

Нет, я не знаю, потому что они только что уехали.

/ Net ya ne zna’yu, patamu’ şto ani’ to’lka şto uye’hali /



J:Onları tarif edebilir misiniz?

Вы можете их описать?

/ Vıy mo’jete ih apisa’t? /



T:Evet, edebilirim. / Hayır, edemem.

Да / нет

/ Da / niyet /



Uzun / kısa / orta boylu, zayıf / normal / şişman, uzun / kısa / kıvırcık / düz saçlı, esmer / sarışın / kumral, siyah / yeşil / mavi / ela / gözlü biriydi.

Он был человек высокий / низкий / средного роста / худой / с нормальным телосложением/ толстый / кудрявый / с прямыми волосами / темный / светлый / шатен /c черными / зеленными/ голубыми / карими глазами

/ On bıl çelave’k / vıso’kiy / ni’zkiy / srednivo’ ro’sta / hudo’y / s narma’лnim teleslaje’niyem/ to’lstıy / kudrya’vıy / s piryami’mi vo’lasami/ tö’mnıy/ sve’tlıy/ şate’n / s çö’rnımi/ zilyo’nnımi/ galubı'mi/ ka’rımi/ glaza’mi mujçi’na /



J:Eğer hukuken dava açmak isterseniz, bizimle karakola gelmeniz gerekiyor. Gelmezseniz bile biz gereken hukuki işlemleri kamu adına takip edeceğiz. Merak etmeyin.

Eсли вы хотите подать в суд этих людей, то вам придется с нами проехать в милицию.

/ Ye’sli vıy hati’te pada’t fı sud eti’h lude’y, to vam pridyo’tsya s na’mi proye’hat fı mili’tsiyu... /



T:Teşekkür ederim.

Спасибо

/ Spasi’ba /



J: Mahkemeye gidebilmeniz için karakolda bu durumu tutanakla tespit etmeniz gerekiyor. Jandarma Karakoluna gelebilir misiniz?

Вам придется приехать в жандармский участок, чтобы подать их в суд

/ Vam pridyo’tsya priye’hat fı janda’rmskiy uça’stak şto’bıy pada’t ih fı sud. /


J: Çekici çağırmamızı ister misiniz?

Позвать вам весовщика?

/ Pazva’t vam visovşi’ka?

Uzun / kısa / orta boylu, zayıf / normal / şişman, / kıvırcık / düz saçlı, esmer / sarışın / kumral, siyah / yeşil / mavi / ela / gözlü bir kadın / erkekti.

Высокий / низкий / средного роста / худой / с нормальным телосложением/ тольстый / кудрявый / с прямыми волосами / темный / светлый / шатен / c черными / зеленнами/ голубыми / карими глазами / мужчина...

/ Vıso’kiy / ni’zkiy / srednivo’ ro’sta / hudo’y / s narma’nim teleslaje’niyem/ to’lstıy / kudrya’vıy / s piryami’mi vo’lasam i/ tö’mnıy/ sve’tlıy / şate’n / s çö’rnımi/ zilyo’nnımi / galubı’mi / ka’rimi / glaza’mi / mujçi’na /
UG
Аватара пользователя
Ulaş Gökçe

 
Сообщения: 279
Зарегистрирован: Сб окт 22, 2011 19:01
Откуда: Кипр
Язык(-и): tur-rus-eng-ukr

Re: Türkçe hakkında Türkçe konuşmak isteyenler için

Сообщение Бусля » Вс апр 01, 2012 23:36

Здравствуйте-здравствуйте, простите, что пропала! Но зато у меня есть алиби - писала османскими литерами Национальный гимн Турции, теперь меня чудищем с одним клыком тоже не испугаешь!
Еще хотела бы обратиться к участникам этой ветки - коллеги, подтягивайтесь! Вместе оно всегда веселее!
Улаш бей, по речи Медведева скоро напишу, за аббревиатуры спасибо - весьма полезно! А зачем болгары давали еще и транслитерацию? И кстати: Vıy mo’jete uzna’t ih - турецкое ухо действительно так слышит это слово (также как и horoşoU), или это болгарское ухо? :grin:
Аватара пользователя
Бусля

 
Сообщения: 594
Зарегистрирован: Вс фев 11, 2007 13:44
Откуда: Турция
Язык(-и): tur-eng-ru

Re: Türkçe hakkında Türkçe konuşmak isteyenler için

Сообщение Ulaş Gökçe » Пн апр 02, 2012 01:09

Merhaba!

Neden İstiklal Marşını Osmanlıca yazasınız ki? Zaten esası Osmanlıca. Bulamamışsanız biz yardım eder bulurduk.

Bu arada Bulgar kulağı Türk kulağı meselesi değil yukarıdaki mesele. Mesele Rusça bilmekle bilmemek meselesi. Bilince biliyorsun bilmediğinde uyduruyorsun. Örneğin: Позвать вам весовщика? Türkçe'ye çevirelim: Size kantarcı çağıralım mı? Cevap: Tabii ki çağır. Kantarcı da gelsin, arabacı da gelsin... Bir de tellak. Neyse. Durum bu.

Mehmet Akif demişken... Bence İstiklal Marşı gerçekten çok ciddi bir eser. Bir tür yeni Osmanlı, yeni Türkiye ulusal manifestosu.

Ama Nazım'ın şiirindekilerle hemfikir olmamak da zor. Bu arada aşağıdaki şiir, Türkçe'nin tınısını ve bu tınısındaki güzelliği anlamak için eşsiz bir eser. Herkese tavsiye ederim. Hatta özellikle Türkçe'ye iyice hakim olanların dahi ayda bir okumasını salık veririm.

Ciddi bir çeviriye başlamadan önce bir okuyun; hemen farkı göreceksiniz.

Vesselam Akif de Nazım da önemli adamlar.

KUVA-YI MiLLiYE'DEN

26 AĞUSTOS GECESİNDE SAATLER

İKİ OTUZDAN BEŞ OTUZA KADAR

VE

İZMİR RIHTIMINDAN AKDENİZ'E BAKAN NEFER

Saat 2.30.

Kocatepe yanık ve ihtiyar bir bayırdır,

ne ağaç, ne kuş sesi,

ne toprak kokusu vardır. Gündüz güneşin,

gece yıldızların altında kayalardır.

Ve şimdi gece olduğu için ve dünya karanlıkta daha bizim,

daha yakın, daha küçük kaldığı için ve bu vakitlerde topraktan

ve yürekten evimize, aşkımıza ve kendimize dair sesler geldiği için

kayalıklarda şayak kalpaklı nöbetçi

okşayarak gülümseyen bıyığını seyrediyordu Kocatepe'den

dünyanın en yıldızlı karanlığını.



Düşman üç saatlik yerdedir ve Hıdırlık tepesi olmasa

Afyonkarahisar şehrinin ışıkları gözükecek.

Kuzeydoğuda Güzelim dağları ve dağlarda tek tek ateşler yanıyor.



Ovada Akarçay bir pırıltı halinde ve şayak kalpaklı nöbetçinin hayalinde

şimdi yalnız suların yaptığı bir yolculuk var:

Akarçay belki bir akar su, belki bir ırmak, belki küçücük bir nehirdir

Akarçay Dereboğazı’ında değirmenlieri çevirip ve kılçıksız yılan balıklarıyla

Yedişehitler kayasının gölgesine girip çıkar.

Ve kocaman çiçekten eflatun kırmızı beyaz ve sapları bir,

bir buçuk adam boyundaki haşhaşların arasından akar.



Ve Afyon önünde Altıgözler köprüsünün altından

gündoğuya dönerek ve Konya tren hattına rastlayıp

yolda Büyükçobanlar köyünü solda ve Kızılkilise'yi sağda bırakıp, gider.



Düşündü birdenbire kayalardaki adam kaynakları ve

yolları düşman elinde kalan bütün nehirleri.



Kim bilir onlar ne kadar büyük, ne kadar uzundular?

Birçoğunun adını bilmiyordu, yalnız, Yunan'dan önce

ve Seferberlik'ten evvel Selimşahlar çiftliğinde ırgatlık ederken

Manisa'da geçerdi Gediz'in sularını başı dönerek.



Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu.

Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki şayak kalpaklı adam

nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden güzel, rahat günlere inanıyordu

ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,

birdenbire beş adım sağında onu gördü.



Paşalar onun arkasındaydılar.

O, saati sordu

Paşalar: 'Üç', dediler.

Sarışın bir kurda benziyordu

Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.

Yürüdü uçurumun başına kadar,

eğildi, durdu.

Bıraksalar

ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak

ve karanlıkla akan bir yıldız gibi kayarak

Kocatepe'den Afyon ovasına atlayacaktı.



Saat 3.30.

Halimur - Ayvalı hattı üzerinde manga mevziindedir.



İzmirli Ali Onbaşı (Kendisi tornacıdır) karanlıkta göz yordamıyla

sanki onları bir daha görmeyecekmiş gibi

baktı manga efradına birer birer:

Sağda birinci nefer sarışındı, ikinci esmer.

Üçüncü kekemeydi fakat bölükte yoktu onun üstüne şarkı söyleyen. Dördüncünün yine

mutlak bulamaç istiyordu canı.

Beşinci, vuracaktı amcasını vuranı tezkere alıp Urfa'ya girdiği akşam.

Altıncı, inanılmayacak kadar büyük ayaklı bir adam,

memlekette toprağını ve tek öküzünü

ihtiyar bir muhacir karısına bıraktığı için kardeşleri onu

mahkemeye verdiler ve bölükte arkadaşlarının yerine nöbete kalktığı için

ona 'Deli Erzurumlu' derdiler. Yedinci Mehmet oğlu Osman'dı.

Çanakkale'de, İnönü'nde, Sakarya'da yaralandı

ve gözünü kırpmadan daha bir hayli yara alabilir,

yine de dimdik ayakta kalabilir.

Sekizinci İbrahim korkmayacaktı bu kadar

bembeyaz dişleri böyle tıkırdayıp birbirine böyle vurmasalar.

Ve İzmirli Ali Onbaşı biliyordu ki:

tavşan korktuğu için kaçmaz kaçtığı için korkar.



Saat: 4

Ağzıkara-Söğütlüdere mıntıkası.



On ikinci Piyade Fırkası.

Gözler karanlıkta, uzakta.

Eller yakında, mekanizmalar Üzerinde.

Herkes yerli yerinde.

Tabur imamı, mevzideki biricik silahsız adam: ölülerin adamı,

kırık bir söğüt dalı dikerek kıbleye doğru, durdu boyun büküp

el kavuşturup sabah namazına, içi rahattır.

Cennet, ebedî bir istirahattır. Ve yenilseler de, yenseler de âdâyı,

meydânı gazadan o kendi elleriyle verecektir

Cenabı rabbülâlemîne şühedâyı.



Saat: 4.45.

Sandıklı civarı.

Köyler.

Sarkık, siyah bıyıklı süvari,

çınar dibinde, beygirinin yanında duruyordu.



Çukurova beygiri kuyruğunu karanlığa vuruyordu:

dizkapaklarında kan, kantarmasında köpük...



İkinci Süvari Fırkası'ndan Dördüncü Bölük,

atları, kılıçları ve insanlarıyla havayı kokluyor.

Geride, köylerde bir horoz öttü. Ve sarkık, siyah bıyıklı süvari

ellerinin tersiyle yüzünü örttü. Karşı dağlar ardında,

düşman elinde kalan bir başka horoz vardır:

Baltaibik, sütbeyaz bir Denizli horozu.

Düşmanlar her hal onu çoktan kesip çorbasını yapmışlardır.



Saat beşe on var.

Kırk dakka sonra şafak sökecek.

'Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak'

Tınaztepe'ye karşı Kömürtepe güneyinde.

On beşinci Piyade Fırkası'ndan iki ihtiyat zabiti ve onların genci,

uzunu, Darülmuallimin mezunu Nureddin Eşfak,

mavzer tabancasının emniyetiyle oynıyarak konuşuyor:



— Bizim İstiklâl Marşı'nda aksıyan bir taraf var,

bilmem ki, nasıl anlatsam, Akif, inanmış adam,

fakat onun, ben, inandıklarının hepsine inanmıyorum.

Meselâ, bakın 'Gelecektir sana vadettiği günler Hakkın.

'Hayır, gelecek günler için gökten âyet inmedi bize.

Onu biz, kendimiz vadettik kendimize.

Bir şarkı istiyorum zaferden sonrasına dair.

'Kim bilir belki yarın...'


Saat beşe beş var.

Dağlar aydınlanıyor.

Bir yerlerde bir şeyler yanıyor.

Gün ağardı ağaracak.

Kokusu tütmeğe başladı:

Anadolu toprağı uyanıyor.

Ve bu anda, kalbi bir şahan gibi göklere salıp

ve pırıltılar görüp ve çok uzak

çok uzak bir yerlere çağıran sesler duyarak

bir müthiş ve mukaddes macerada, ön safta, en ön sırada,

şahlanıp ölesi geliyordu insanın.

Topçu evvel mülâzimi Hasan'ın yaşı yirmi birdi.

Kumral başını gökyüzüne çevirdi, kalktı ayağa.

Baktı, yıldızları ağaran muazzam karanlığa.

Şimdi bir hamlede o kadar büyük.

Öyle şöhretli işler yapmak istiyordu ki bütün ömrünü

ve hâtırasını ve yedi buçukluk bataryasını

ağlanacak kadar küçük buluyordu.



Yüzbaşı sordu:

— Saat kaç?

— Beş.

— Yarım saat sonra demek...



98956 tüfek ve şoför Ahmet'in üç numrolu kamyonetinden

yedi buçukluk şnayderlere, on beşlik obüslere kadar,

bütün aletleriyle ve vatan uğrunda, yani, toprak ve hürriyet için

ölebilmek kabiliyetleriyle Birinci ve ikinci Ordu'lar baskına hazırdılar.



Alaca karanlıkta, bir çınar dibinde, beygirinin yanında duran sarkık,

siyah bıyıklı süvari kısa çizmeleriyle atladı atına.

Nureddin Eşfak baktı saatına:



— Beş otuz...

Ve başladı topçu ateşiyle

ve fecirle birlikte büyük taarruz...



Sonra.

Sonra, düşmanın müstahkem cepheleri düştü.

Bunlar:

Karahisar güneyinde 50

ve doğusunda 20-30 kilometredeydiler.



Sonra.

Sonra, düşman ordusu kuvâyi külliyesini ihata ettik Aslıhanlar civarında 30 Ağustosa

kadar.



Sonra.

Sonra, 30 Ağustosta düşman kuvâyi külliyesi imha ve esir olundu.

Esirler arasında General Trikopis: alaturka sopa yemiş bir temiz ve sırmaları kopuk

firenk uşağı...



Yaralı bir düşman ölüsüne takıldı Nureddin Eşfak'ın ayağı.

Nureddin dedi ki:

'Teselyalı Çoban Mihail,'



Nureddin dedi ki:

'Seni biz değil, buraya gönderenler öldürdü seni...'



Sonra.

Sonra, 31 Ağustos günü ordularımız İzmir'e doğru yürürken

serseri bir kurşunla vurulan Deli Erzurumluydu.

Devrildi. Kürek kemikleri altında toprağı duydu.

Baktı yukarı, baktı karşıya. Gözleri hayretle yandılar:

önünde, sırtüstü, yan yana yatan postalları

her seferkinden kocamandılar.

Ve bu postallar daha bir hayli zaman

üzerlerinden atlayıp geçen arkadaşların arkasından

seyredip güneşli gökyüzünü ihtiyar bir muhacir karısını düşündüler.



Sonra.

Sonra, sarsılıp ayrıldılar birbirlerinden ve Deli Erzurumlu ölürken

kederinden yüzlerini toprağa döndüler.



Solda, ilerdeydi Ali Onbaşı,

Kan içindeydi yüzü gözü.

Bir süvari takımı geçti yanından dörtnala.

Kaçanı kovalamıyordu yalnız ulaşmak da istiyordu bir yerlere

ve sadece kahretmiyor yaratıyordu da.

Ve kılıçların, nalların, ellerin ve gözlerin pırıltısı

ardarda çakan aydınlık bir bütündü.



Ali Onbaşı bir şimşek hızıyla düşündü ve şu türküyü duydu:

'Dörtnala gelip uzak Asya'dan Akdeniz'e

bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim.



Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak

ve ipek bir halıya benziyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim.



Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,

yok edin insanın insana kulluğunu, bu davet bizim.



Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür

Ve bir orman gibi kardeşçesine bu hasret bizim...'



Sonra.

Sonra, 9 Eylülde İzmir’e girdik ve Kayserili bir nefer

yanan şehrin kızıltısı içinde gelip öfkeden, sevinçten,

Ümitten ağlıya ağlıya,

Güneyden Kuzeye,

Doğudan Batıya,

Türk halkıyla beraber seyretti İzmir rıhtımından Akdeniz'i.



Ve biz de burda bitirdik destanımızı.

Biliyoruz ki lâyığınca olmadı bu kitap,

Türk halkı bağışlasın bizi,

onlar ki toprakta karınca,

suda balık, havada kuş kadar çokturlar,

korkak, cesur, câhil, hakîm ve çocukturlar

ve kahreden yaratan ki onlardır,

kitabımızda yalnız onların maceraları vardır...

Kuvayi Milliye/Destan

Nazım Hikmet Ran
UG
Аватара пользователя
Ulaş Gökçe

 
Сообщения: 279
Зарегистрирован: Сб окт 22, 2011 19:01
Откуда: Кипр
Язык(-и): tur-rus-eng-ukr

Re: Türkçe hakkında Türkçe konuşmak isteyenler için

Сообщение Бусля » Пн апр 02, 2012 11:04

Sohbete katılanlara ve okuyanlara günaydın,
Size kantarcı çağıralım mı? Cevap: Tabii ki çağır. Kantarcı da gelsin, arabacı da gelsin... Bir de tellak. Neyse. Durum bu. – Evet, oradaki komik hatayı anladım ben;  sormak ise başka o an aklıma takılan bir şeyi istedim, durum bu 
İstiklal Marşını ise Osmanlıca kursundaki hoca bize birkaç defa yazmayı ev ödevi olarak verdi, bu da vakit alan bir meşgale…
Kuvayi Milliye’ye gelince. Bu destan beni korkutuyor. Birincisi şüphesiz ki var olan dâhi edebi gücü ile ikinci… bu güç saldırgan ve gözü kör bir güç.
Bu destanın en sevdiğim (ve korkmadığım) parça ise şu:
ya insanlarda yürek dediğin taştan olacak,
yahut da dehşetli namuslu olacak yüreğin,
Kâzım'ınki taştan değildi çok şükür,
fakat namuslu.
Ne malûm? dersen :
Dövüştü pir aşkına,
yaralandı birkaç kere
ve saire.
Ve kavga bittiği zaman
ne çiftlik sahibi oldu, ne apartıman.
Kavgadan önce Kartal'da bahçıvandı,
kavgadan sonra Kartal'da bahçıvan...

Bu arada Kuvayi Milliye’nin konusu açılmışken size bir şey sormak istiyorum: bir ara 4.Bap’taki Kambur Kerim’in hikayesi üzerinde düşünüyordum, daha doğrusu bize bir halk kahramanı olarak sunulan hikayenin ahlaki yönünü aklıma taktım. Bu yönde düşünürseniz sizin aklınıza takılan bir şey var mı?
Аватара пользователя
Бусля

 
Сообщения: 594
Зарегистрирован: Вс фев 11, 2007 13:44
Откуда: Турция
Язык(-и): tur-eng-ru

Re: Türkçe hakkında Türkçe konuşmak isteyenler için

Сообщение Бусля » Пн апр 02, 2012 11:18

Что касается перевода выступления Медведева - на мой взгляд, мастерски выполненный перевод. Акценты расставлены верно, смысл передан... Хотела только спросить:
1)мирное урегулирование - часто встречающаяся фраза, как лучше выкручиваться? Güç uygulamadan çözümleme, barışçı yönünde çözümleme?
2)на которых сегодня зиждется система - все-таки лучше это слово передать как dayanmak, тут получилось небольшое искажение смысла ilişkilerin şekillendiği temel kurumların. В оригинале система только опирается на институты, а у вас получилось, что она придает им форму.
3) Kıbrıs’ta mevcut durumun Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları ve tarafların gönüllü ve açık diyaloglarıyla ulaşacakları kendi rızaları temelinde, adil ve kapsamlı çözüm leyhine ülkemizin ilkeli tavrınıı yineledik. - Вот тут очень понравился ваш полет мысли :)
Аватара пользователя
Бусля

 
Сообщения: 594
Зарегистрирован: Вс фев 11, 2007 13:44
Откуда: Турция
Язык(-и): tur-eng-ru

Re: Türkçe hakkında Türkçe konuşmak isteyenler için

Сообщение Ulaş Gökçe » Пн апр 02, 2012 19:08

Nazım'ın Memleketimden İnsan Manzaraları'nda (Книга на русский переведена (шедеврально) под названием "человеческая панорама") yer alan Kuvayi Milliye’nin korkulacak bir yanı yok. Çünkü içinde milliyetçilikten veya ırkçılıktan eser yok. Kan var çünkü savaş var. Savaş varsa kararlılık ve gözükörlük de var. Memleketimden İnsan Manzaraları, dünya edebiyatında eşi zor bulunan bir eser. Türkçe'yi, sır bunu okuyabilmek için bile, öğrenebilir insan.

"Kıbrıs’ta mevcut durumun Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları ve tarafların gönüllü ve açık diyaloglarıyla ulaşacakları kendi rızaları temelinde, adil ve kapsamlı çözüm leyhine ülkemizin ilkeli tavrını yineledik" cümlesine gelince. Çevrilen kısmın Rusçasını hatırlatalım: "Мы также подтвердили принципиальную позицию нашей страны в пользу полноценного, всеобъемлющего и справедливого урегулирования ситуации на Кипре на основе соответствующих решений Совета Безопасности Организации Объединённых Наций и соответствующего согласия самих сторон, которое должно быть достигнуто на основе добровольного и открытого диалога". Cümle bir sanat eseri gibi. Özne belli, yüklem belli. Ancak yine de bu cümle bir çevirinin nasıl YAPILMAMASI gerektiğine bir örnek olabilir. Çeviri, çevrilen metnin şekilsel özelliklerini yani duygusallığını, tonunu, stilistiğini vs. vermeli. Ancak aynı zamanda da düşünsel yönünü yalın olarak yansıtıp anlaşılır da olmalı. Retorik bir söylem oldu ama tekrarda fayda vardır. Yukarıdaki cümleyi ikiye belki de üçe bölmeliydim. Ama çeviriyi yaptığım gün okuyucuya eziyet etmek istemişim belli ki. :grin: Şöyle bir cümle de olabilirdi:

Kıbrıs'ta süren durum (veya mevcut durum) BMGK kararları ve tarafların gönüllü ve açık diyalogları çerçevesinde çözülmeli. Bu ise kendi rızalarıyla hayata geçmeli[dir]. [Bu bağlamda] Ülkemizin, adil ve kapsamlı çözüme yönündeki desteğini [bugün] yineledik (yeniden ifade ettik).

"мирное урегулирование" ifadesi barışçıl çözüm olarak çevrilir. İngilizcesi ise peaceful settlement.

Yakında, BM çevirmenlerinin hazırladığı 4 dilli küçük sözlüğün Türkçesini bitiriyorum. Buraya eklerim; siz de diğer meslektaşlar da faydalanır.

"на которых сегодня зиждется система" bugün dayandığı/beslendiği sistem olarak çevirmek tabii ki daha doğru. Kesinlikle haklısınız. Her açıdan yanlış çevirmişim.

Eski ve ticari olmayan çevirileri, meslektaşlara ilham verir diye, tozlu sandıklardan çıkarıp burada paylaşmak için hazırlamıştım ama pek ilgi görmedi. Ama ben yine de direnip yeni çeviriler ekleyeceğim.

Sizin de elinizde ticari olmayan, telif haklarını ihlal etmeyecek çeviriler varsa ve paylaşırsanız birlikte tahlil yaparız.
UG
Аватара пользователя
Ulaş Gökçe

 
Сообщения: 279
Зарегистрирован: Сб окт 22, 2011 19:01
Откуда: Кипр
Язык(-и): tur-rus-eng-ukr

Re: Türkçe hakkında Türkçe konuşmak isteyenler için

Сообщение Tabby_Cat » Вт апр 03, 2012 12:20

Aman arkadaslar :shock: siz burada o kadar cok faydali seyler yazmissiniz ki bana bunlari hazmetmek icin cok zaman gerekecek :oops:
Isimler konusuna doneyebilir miyim? Neder Erdoğan Эрдоган oluyor? Hep buna sasiriyorum. Ben mesela Erdoğan duyunca Эрдоан duyuyorum, yada Uğur - neder Угур? Уур soyleniyor ki...
P.S. sinavlari verip vermez size katilacam :)
P.P.S. sinavlari mi yoksa sinavlar vermek? Vermek yada gecmek? :oops:
Onceden tesekkur ederim
Tabby_Cat

 
Сообщения: 27
Зарегистрирован: Вт дек 06, 2011 11:11
Откуда: Беларусь
Язык(-и): en/es/tr/ru

Re: Türkçe hakkında Türkçe konuşmak isteyenler için

Сообщение babaevmaruf » Вт апр 03, 2012 13:25

D. MEDVEDEV: Değerli (Sayın) meslektaşlar!
Rusya’nın eski, güvenilir dostu; Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofias ile görüşmelerimizin sonuçlarına yönelik açıklama yapmak istiyorum. Herşeyden önce şunu söylemek isterim ki hem görüşmelerin gidişinden, hem görüşmelerin tavırından, hem de biraz önce imzalanan belgelerden (evraklardan) dolayı tamamen memnunuz. İmzalanan belgeler devletlerimiz arasındaki işbirliğinin dostluk ve yakınlık özelliğini büsbütün yansıtmaktadır.

Uzun yıllardan beridir (Uzun yıllardır) ülkelerimizi birbirine gerçek ortaklık ilişkileri bağlamaktadır. Bugünkü üst düzey görüşmeler de temaslarımızın ve tüm alanlardaki çalışmaların genişletilmesi gerektiğini ispat etmiştir.


Burada ticaret hacminin genişletilmesi, yatırımlar alanındaki ilişkiler (bu alanda yapılacak daha çok iş vardır), turizm, kültür, tıp, eğitim ve bilgi değişimi alanlarında ilişkilerin geliştirilmesine ilişkin orta ve küçük ölçekli iş alanlarındaki ilişkiler sözkonusudur (kastedilmektedir), yani meslektaşlarımızın biraz önce ilgili belgeleri imzalamakla yaptıkları tüm işlerdir.



Ayrıca, Hükümetler Arası Ekonomik İşbirliği Komisyon’unun da yoğun olarak çalışacağını ve vergilendirme konusu da dahil olmak üzere mevcut anlaşmalara getirilen bir dizi önemli ek ve değişiklikler metninin imzalanması hususunda halen mevcut olan bir dizi sorunu çözeceğini umuyoruz. Bu hem Kıbrıs hem de Rusya için önemlidir.

Doğal olarak, uluslararası sorunlardan da bahsettik. Hemen şunu söylemek istiyorum ki gerçekten de çoğu konuda yaklaşımlarımız yakın veya aynıdır. Kastettiğim hem Avrupa sorunları, hem uluslararası sorunlar hem de Kosova sorunsalı, Balkanlardaki durum, Rusya-AB ilişkileri gibi zor sorunlardır.


Sayın Cumhurbaşkanı ile görüşmelerimiz ve sohbetimiz sırasında tüm bu sorunlar (konular) tartışıldı (müzakere edildi).
Tüm bu münakaşalı (tartışmalı) sorunların, uluslararası hukuk temelinde çözümlenmesini, uluslararası asayişin (yasal düzenin) tamamıyla takvie edilmesini ve bugünlerde uluslararası ilişkilerin sisteminin şekillendiği (dayandığı) temel kurumların güçlendirilmesini destekliyoruz. Herşeyden önce kastettiğim (tabii ki) Birleşmiş Milletler (Teşkilatını kastediyorum). Bu arada bu, Sayın Cumhurbaşkanı ile biraz önce imzaladığımız Kıbrıs Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu arasındaki dostluk ilişkilerinin sağlamlaştırılması ve çok yönlü işbirliğinin müteakip yoğunlaştırılmasına ilişkin ortak deklarasyonda da yansıtılmıştır.
Kıbrıslı ortaklarımızın, ülkemizin Kıtada güvenliği sağlayacak geniş kapsamlı Avrupa antlaşmasının imzalanmasını desteklemeleri Rusya Federasyonu açısından çok önemlidir. Bu, güvenliğin yeni mimarisinin oluşturulması, dünyanın, genel olarak, daha istikrarlı, daha sakin olması açısından önemlidir. Bu bağlamda biz tam olarak, çok yakın yaklaşımlarımıza göre hareket ediyoruz.

Bir de biz, Kıbrıs’ta mevcut durumun Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin ilgili kararları ve tarafların gönüllü ve açık diyaloglarıyla ulaşacakları ilgili mutabakatları temelinde, eksiksiz, geniş kapsamlı olarak düzenlenmesi için ülkemizin ilkeli tavrınıı yineledik. Şüphesiz, bu noktada son kararı Kıbrıslılar kendileri almalıdırlar.
babaevmaruf

 
Сообщения: 71
Зарегистрирован: Чт май 19, 2011 07:34

Re: Türkçe hakkında Türkçe konuşmak isteyenler için

Сообщение Ulaş Gökçe » Вт апр 03, 2012 14:08

Bunun dilbilimsel (fonetik ve transliterasyon) açıklaması bir yana Эрдоган Erdoğan'a ses olarak daha yakın. Ama Эрдоан Erdoğan'a daha uzak.

"Duyuluyor" konusuna gelince. Bazıları duymakla kalmıyor aynen böyle de yazıyorlar. Artık Tuğba yerine Tuuba, Kağan yerine Kaan diye yazılıyor. Kulaktaki bozulma sese de sıçramış. Gideceğim yerine gideceyim de yazılıyor. Hatta ben de yazıyorum. TDK da buna itiraz etmiyor artık. Teslim olmuş o da...

Doğrusu "sınavları vermek". Ama "sınav vermek" de bir deyim; "Zorluğu atlatmak", "пройти испытание" anlamında kullanılıyor. Ama sizin yazdığınızda başka bir hata var. "Sınavları verip vermez" diye yazdınız. Doğrusu "sınavları verir vermez" olacaktı. Yemeğimi yer yemez; "Eve gider gitmez"; "Kitabı açar açmaz"; "Arabaya biner binmez" örneklerinde olduğu gibi.

"Sınavları vermek" ile "sınavları geçmek" konusuna gelince. Sınavı her veren sınavı geçemiyor. "Sınavı geçmek", sınavda geçer not almak anlamında kullanılıyor. Ama "sınavları vermek" Rusça'ya "пройти сессию" diye çevrilebilir. Ancak "sınavları vermek" bence "sınavlara girmek" anlamına daha yakın. Yine de "nihayet sınavı verdim" dendiğinde ne demek isteniyor? "Sınavı geçtim" demek isteniyor tabii ki.

Bu kadar bilgiyi böyle karışık verdiğimden dolayı artık herkes herşeyi karıştırmıştır. :lol: En iyisi siz şöyle deyiniz: "Sınav dönemi biter bitmez size katılacağım". :lol:
UG
Аватара пользователя
Ulaş Gökçe

 
Сообщения: 279
Зарегистрирован: Сб окт 22, 2011 19:01
Откуда: Кипр
Язык(-и): tur-rus-eng-ukr

Re: Türkçe hakkında Türkçe konuşmak isteyenler için

Сообщение Ulaş Gökçe » Вт апр 03, 2012 14:14

Babaev'e çok teşekkür ediyorum. Esas sorunları/hataları anında yakalamış :grin:

Yazdıklarına da katılmamak elde değil tabii ki!

Demek ki neymiş hem çeviren hem de çeviriyi okuyan dikkatli olmalı. :grin:
UG
Аватара пользователя
Ulaş Gökçe

 
Сообщения: 279
Зарегистрирован: Сб окт 22, 2011 19:01
Откуда: Кипр
Язык(-и): tur-rus-eng-ukr

Re: Türkçe hakkında Türkçe konuşmak isteyenler için

Сообщение babaevmaruf » Вт апр 03, 2012 14:17

Teşekkür ederim.
babaevmaruf

 
Сообщения: 71
Зарегистрирован: Чт май 19, 2011 07:34

Re: Türkçe hakkında Türkçe konuşmak isteyenler için

Сообщение Бусля » Ср апр 04, 2012 08:23

babaevmaruf, люди, у которых есть чему поучиться, всегда вызывают у меня глубокое уважение. Спасибо вам!
Ulaş Gökçe писал(а):Yakında, BM çevirmenlerinin hazırladığı 4 dilli küçük sözlüğün Türkçesini bitiriyorum. Buraya eklerim; siz de diğer meslektaşlar da faydalanır.
- и вот такое искреннее и бескорыстное желание тоже вызывает огромное уважение. И вам спасибо, Улаш бей!
Сегодня помещу перевод какой-нибудь новости.
Аватара пользователя
Бусля

 
Сообщения: 594
Зарегистрирован: Вс фев 11, 2007 13:44
Откуда: Турция
Язык(-и): tur-eng-ru

Re: Türkçe hakkında Türkçe konuşmak isteyenler için

Сообщение Бусля » Ср апр 04, 2012 09:06

вот, например, такая новость, перевод на турецкий, тут как раз много российских реалий, с которыми я не была уверена, как лучше поступить:

Память императора Павла Первого почтили в Петербурге

Трагическое событие в истории России вспоминали сегодня в Санкт-Петербурге. В этот мартовский день 1801 года в Михайловском замке был злодейски убит император Павел Первый. Его смерть продолжила череду кровавых расправ с русскими самодержцами.
Паломники приехали на автобусах в Гатчину, где вместе с протоиереем Геннадием Беловоловым приняли участие в богослужении, совершенном в дворцовом храме. Его память почтили на месте основанного им, а ныне разрушенного Харлампиевого монастыря. В Петербурге богомольцы посетили Михайловский замок и Суворовское училище - бывший Императорский Пажеский корпус, основателем и покровителем которого также был Павел Петрович. Затем в соборе Петропавловской крепости была отслужена панихида по царю, а на его гробницу возложены цветы.
Взойдя на престол в 1796 году, император ослабил барский гнет над крестьянами, восстановил завещанный предками закон о престолонаследии, наметил меры по предотвращению влияния идей Великой французской революции. В этом современные исследователи видят причины его убийства и посмертной клеветы на него как на "сумасшедшего тирана". В народе Павел Петрович прослыл покровителем гонимых и сирот. Он отличался глубоким благочестием, часто посещал храмы и даже пел на клиросе в церкви святого Иоанна Предтечи на Каменном острове. Широко известной и распространенной во множестве списков стала молитва к государю, родившаяся в среде русской эмиграции.

Peterburg’da imparator Pavel I saygı ile anıldı
Bugün Sankt-Peterburg’da Rusya tarihinin trajik bir olay anıldı. Bu Mart gününde 1801 yılında Mihaylovskiy sarayında imparator Pavel I canice öldürüldü. Onun ölümü, Rus otokratlarının katliamının devam oldu.
Hac ziyareti yapanlar otobüsler ile Gatçina’ya geldiler, orada saray tapınağında başpapaz Gennadiy Belovolov ile yapılan ibadete katıldılar. İmparator, kendisi tarafından kurdurduğu şimdi ise yıktırılan Harlampiyev manastırın yerinde anıldı. Peterburg’da hac ziyareti yapanlar Mihaylovskiy sarayını ve yine Petr oğlu Pavel kurucu ve koruyucusu olan eski İmparator Pajeskiy binası - Suvorov askeri lisesini ziyaret ettiler. Ondan sonra Petropavlovskaya kalesi kilisesinde çar adına cenaze töreni yapıldı ve türbesine çiçekler kondu.
1796 yılında tahta çıktığı zaman Rus imparatoru, köylülere yönelik beylerin baskısını azalttı, ataların vasiyet edildiği tahtın varisi kanununu yeniden uyguladı, Fransız Devriminin fikirlerinin etkileri önlemeye amaçlayan tedbirleri belirledi. Çağdaş araştırmacılar, katilinin ve ölümünden sonra “deli despot” olarak adlandırılmasının sebebi bunda görüyorlar. Halk arasında Petr oğlu Pavel sürünenlerin ve yetimlerin koruyucusu olarak bilinirdi. İmanı çok kuvvetliydi, sık sık kiliseleri ziyaret ederdi ve hatta Kamennıy Ostrovdaki Vaftizci Yahya kilisesinin korosuna katılırdı. Rus mültecilerin arasında doğan hükümdara yönelik bir dua, birçoğu listelerde tanındı ve yaygınlaştı.
Аватара пользователя
Бусля

 
Сообщения: 594
Зарегистрирован: Вс фев 11, 2007 13:44
Откуда: Турция
Язык(-и): tur-eng-ru

Re: Türkçe hakkında Türkçe konuşmak isteyenler için

Сообщение Ulaş Gökçe » Ср апр 04, 2012 11:04

Böyle güzel bir Türkçe görmek insanı gerçekten duygulandırıyor. Видно, наш человек. Ben görüşlerimi ayrı bir şekilde yazacağım.
UG
Аватара пользователя
Ulaş Gökçe

 
Сообщения: 279
Зарегистрирован: Сб окт 22, 2011 19:01
Откуда: Кипр
Язык(-и): tur-rus-eng-ukr

Re: Türkçe hakkında Türkçe konuşmak isteyenler için

Сообщение Tercex » Ср апр 04, 2012 11:28

Бусля писал(а):Petersburg’ta imparator Pavel I saygı ile anıldı
Bugün Sankt Petersburg’ta Rusya tarihinin trajik bir olayı anıldı. Bu 1801 yılının Mart gününde Mihaylovskiy Köşkü'nde imparator Pavel I canice öldürüldü. Onun ölümü, Rus otokratlarının katliamının devamı oldu.
Hac ziyareti yapanlar otobüsler ile Gatçina’ya gelip orada saray tapınağında başpapaz Gennadiy Belovolov ile yapılan ibadete katıldılar. İmparator, kendisi tarafından kurdurduğu şimdi ise yıktırılan Harlampiyev manastırın yerinde anıldı. Peterburg’da hac ziyareti yapanlar Mihaylovskiy Köşkü'nü ve yine Petr oğlu Pavel kurucu ve koruyucusu olan eski İmparator Pajeskiy binası - Suvorov askeri lisesini ziyaret ettiler. Ondan sonra Petropavlovskaya kalesi kilisesinde çar adına cenaze töreni yapıldı ve türbesine çiçekler kondu.
1796 yılında tahta çıktığı zaman Rus imparatoru, köylülere yönelik beylerin baskısını azalttı, ataların vasiyet edildiği tahtın varisi kanununu yeniden uyguladı, Fransız Devriminin fikirlerinin etkilerini önlemeye amaçlayan tedbirleri belirledi. Çağdaş araştırmacılar, katilinin ve ölümünden sonra “deli despot” olarak adlandırılmasının sebebi bunda görüyorlar. Halk arasında Petr oğlu Pavel sürünenlerin ve yetimlerin koruyucusu olarak bilinirdi. İmanı çok kuvvetliydi, sık sık kiliseleri ziyaret ederdi ve hatta Kamennıy Adası'ndaki Vaftizci Yahya kilisesinin korosuna katılırdı. Rus mültecilerin arasında doğan hükümdara yönelik bir dua, tanındı ve birçok kopyalarda yaygınlaştı.
Последний раз редактировалось Tercex Ср апр 04, 2012 11:39, всего редактировалось 1 раз.
Аватара пользователя
Tercex

 
Сообщения: 358
Зарегистрирован: Чт янв 26, 2012 10:03

Re: Türkçe hakkında Türkçe konuşmak isteyenler için

Сообщение Tercex » Ср апр 04, 2012 11:37

А эту статью я перевел с турецкого на русский ровно два года тому назад просто так.
http://aksam.medyator.com/2010/01/31/ha ... muydu.html
http://perevodika.ru/articles/12517.html
Аватара пользователя
Tercex

 
Сообщения: 358
Зарегистрирован: Чт янв 26, 2012 10:03

Re: Türkçe hakkında Türkçe konuşmak isteyenler için

Сообщение Бусля » Ср апр 04, 2012 18:22

Ulaş Gökçe писал(а):Böyle güzel bir Türkçe görmek insanı gerçekten duygulandırıyor. Видно, наш человек. Ben görüşlerimi ayrı bir şekilde yazacağım.

спасибо, спасибо. Похвала от мастера всегда приятна.
Tercex писал(а):Petersburg’ta
- с Петербургом оплошала, конечно, а вот с t в окончании это вы зря...
bir olayı anıldı - неа, так нельзя, это пассивный залог
Tercex писал(а):Bu 1801 yılının Mart gününde
- опять-таки у меня вроде правильно было, ведь "В этот мартовский день", а у вас год получился.
Tercex писал(а):Gatçina’ya gelip
да, так лучше
Mihaylovskiy Köşkü'nde Mihaylovskiy sarayında yerine - bunu ustalara bırakalım :). Что касается апострофа, то по правилу, он тут вроде как и должен быть, но мне это правило не нравится, как раз хотела поднимать вопрос об употреблении апострофа в именах собственных. Мой любимый Шиар Ялчын про это хорошо написал.
Tercex писал(а):Fransız Devriminin fikirlerinin etkilerini önlemeye amaçlayan
ага, только тогда уж etkilerine надо бы :)
Tercex писал(а):birçok kopyalarda
birçok - evet, ama kopya neden?
Tercex, enterasan bir makaleyi seçmişsiniz, okurum sonra yazarım
Аватара пользователя
Бусля

 
Сообщения: 594
Зарегистрирован: Вс фев 11, 2007 13:44
Откуда: Турция
Язык(-и): tur-eng-ru

Пред.След.


Словари русского языка

www.gramota.ru
Словарь Мультитран
Язык

Вернуться в Турецкий язык

Кто сейчас на конференции

Сейчас этот форум просматривают: нет зарегистрированных пользователей и гости: 4